Masonluğun günümüzde dünyadaki durumundan söz etmeye girişildiğinde, önce birtakım açıklamalar yapmak, anlatım kapsamında geçecek bazı terim ve kavramların tanımlarını da vermek gerekiyor.

Masonluk hakkında yeterli bilgiye sahip olmayalar, ne yazık ki kulaktan dolma birtakım yanlış bilgilere ya da bu kuruma karşıt kişilerce kasıtlı olarak çıkarılmış uydurmacalara kapılmaktan kendilerini alamıyor.

Bunlardan buradaki konumuz ile bağlantılı olan ilki, Masonluğun uluslararası hatta belli grup tarafından yönetilen bir örgüt olduğuna ilişkin bir söylenti…

Oysa Masonluk uluslararası bir örgüt değildir. Gerçi Masonluğun içinde uluslararası nitelik taşıyan örgütler vardır ama tüm dünyaya yaygın tek bir örgüt olduğu yanlış bir varsayımdır. Böyle olunca, herhangi belli bir grup insan tarafından yönetilmekte ya da yönlendirilmekte olduğuna ilişkin söylenenlerin de yanlışlığı kendiliğinden ortaya çıkar.

Dünya yüzünde her ülkede mason kuruluşları yoktur. Var olduğu ülkelerdeki kuruluşları ise (çoğu ülkede birden fazladır), özgür ve bağımsız, ulusal (milli) niteliklidir. Bazı mason kuruluşlarının başka ülkelerde de doğrudan kendilerine bağlı locaları yani masonik çalışma birimleri) vardır ama günümüzde bunların sayısı Dünya Masonluğu kapsamında pek azdır.

İkinci yanlış bilgi, Masonluğun ilkelerinin, uygulamalarının, çalışmalarının ve yöntemlerinin dünyanın her yerinde tıpatıp aynı, bir diğer deyişle her ne kadar ülkelerdeki mason kuruluşları bağımsız ve ulusal ise de, localarının ve bu locaların bir araya gelmesiyle “büyük loca” denilen kurumlarının, tek tip olduğudur.

Hayır!… Masonluk, ne locaların çalışmaları ne de kurumlarının benimsediği ilkeler ve yöntemler bakımından dünya çapında tek tip değildir. Masonluğun amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda benimsenen ilkeleri, her yerde birbirine pek benzese de, aralarında dışarıdan yüzeysel olarak bakıldığında görülemeyen, ayrıntılara girildiğinde bazısı belki önemsiz ama bazıları çok önemli birtakım farklar vardır.

Bunun anlamı şudur: Dünya yüzünde tek bir Masonluk yoktur; farklı Masonluklar vardır. Bu farklar, belli bir ülke içinde birbirinden ayrı olarak çalışan mason kuruluşlarında bile söz konusudur. Zaten o farklar olmasa, bir ülkede birbirinden ayrı hatta birbiriyle ilişkisiz mason kuruluşlarının bulunmasına gerek kalmaz.

Mason kuruluşlarında benzerlikler hatta bir “ortak payda” elbette vardır. İki kuruluşun ilkeleri, uygulamaları ve çalışma yöntemleri birbirine hiç benzemeyecek olursa, bunlardan biri “mason kurumu” sayılınca, diğeri Masonluk tanımının dışında kalır.

Nitekim dünyada Masonluğu böyle gören kuruluşlar da vardır; sadece kendi benimsedikleri ilkeleri, uygulama ve çalışma yöntemlerini  “tek doğru” sayarak, başka türlüsünün geçersiz olduğunu ileri sürerler. Masonlukta bu sorun, “düzen” (intizam) terimiyle belirtilir. Kimileri sadece kendilerini “düzenli” (muntazam) sayınca, diğerlerini “düzensiz” (gayrimuntazam) görmektedir. Bu olgu, uluslararası diplomasi alanında bazı ülkelerin diğerlerini tanımayışına benzer; “tanıma” ve “tanınmışlık” terimleri Masonlukta da geçmektedir. Sadece kendilerini ve ilkeleri bakımından kendileri gibi olanları düzenli sayanlar, düzensiz gördüklerini bir mason kuruluşu olarak tanımaz, onlarla hiçbir ilişki kurmazlar.

Bu olgu, Masonluğun içinde birtakım farklılaşmalar oluşunun ötesinde, açıkça bir “bölünme” olgusunun göstergesidir.

Dünyada Masonluğun günümüzdeki durumu bakımından en sık karşılaşılan soru şudur: «Dünyanın neresinde ne kadar mason var?»

Bu soruya tam olarak doğru bir yanıt verilmesi olanaksızdır. Çünkü Masonluğun dünyadaki günümüzdeki niceliksel (sayısal) durumunu tümüyle belirten, sık sık yenilenen güvenilir bir istatistiksel bilgi kaynağı yoktur. Kaldı ki, dünyada Masonluğun kendi içinde bir bölünmüşlük olgusunun bulunması, kimilerinin bu konuyu sadece kendi topluluklarının kapsamında geçerli görerek diğerlerini göz ardı etmesiyle, dolayısıyla verilen bilginin dünya çapında yanlış olmasıyla sonuçlanmaktadır.

Dünyada Masonluğun, şu an için belirgin iki gruba bölünmüş olduğu söylenebilir. Kimileri bunu doğru bulmaz ve bir başka bakış açısıyla grupların sayısını daha fazla gösterebilirse de, öyle bir ayrıntıya girildiğinde, bu kez önce Masonlukta “rit” olarak anılan örgütlenme ve çalışma yöntemlerini ve bunların aralarındaki farkları da belirtmek gerekir. Nitekim günümüzdeki Masonluğun yaklaşık üç yüzyıllık tarihçesi boyunca toplam 600 dolayında rit kurulmuştur: şimdilerde bunların ancak 10 kadarı varlığını sürdürmektedir. Ancak ritlerin ya da masonik sistemlerin de kimisi bir kanatta, kimisi diğerinde yer almaktadır. Hatta ritlerden bazılarının kendi içinde de aynı şekilde iki gruba bölünmüşlük söz konusudur.

Bu iki grup ya da kanattan birine “Anglosakson Masonluğu Toplulukları”, diğerine de “Özgür ya da Liberal Masonluk Toplulukları” denilebilir.

Anglosakson Masonluğu Toplulukları, “İngiltere Birleşik Büyük Locası” adını taşıyan en önde gelir İngiliz mason kuruluşunu, dünyanın “ana büyük locası” olarak benimseyen, bu kurumun belirlemiş olduğu ilkelere aynen uyan ya da uyum gösteren mason kuruluşlarıdır. Bu çerçevede, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, Avustralya, Kanada’nın büyük bölümü, İskoçya, İrlanda ve Avrupa ülkelerinden bazıları sayılabilir.

Özgür ya da Liberal Masonluk Toplulukları ise, İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın baskıcı tutumunu benimsemeyen, Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik ilkelerini öncelikli tutarak, her mason kuruluşunun kendi bulunduğu ülkenin kültürüne özgü bir Masonluk anlayışını benimsemesini toleransla karşılayanlardır. Bu çerçevede, Avrupa ülkelerinin çoğu ile Orta ve Güney Amerika ülkeleri ağırlıklıdır.

Asya ve Afrika kıtalarındaki durum sorulacak olursa; oralarda da yer yer mason kuruluşları bulunmakla birlikte, Masonluğun o coğrafyalarda henüz yeterince yaygınlaşamamış olduğu söylenebilir.

Anglosakson Masonluğu Toplulukları ile Özgür ya da Liberal Masonluk Toplulukları arasındaki bir diğer önemli fark, Masonlukta kadınların durumuyla bağlantılıdır.

Anglosakson Masonluğu Toplulukları’nda yer alan kuruluşlara göre; kadınlar mason olamaz, olsalar bile kuruluşları “düzenli bir mason örgütü” sayılmaz.

Özgür ya da Liberal Masonluk Toplulukları kapsamında yer alan kuruluşlara göre ise; öyle bir tutum öncelikle “İnsan Hakları” kavramına temelinden aykırıdır. İnsanlığın günümüzde uygar ülkelerde varmış olduğu aşamada, toplumlarda olduğu gibi Masonlukta da cinsiyet ayırımı yapılamaz. Ancak mason kuruluşlarından isteyenler sadece erkekleri, isteyenler sadece kadınları. isteyenler her ikisini birden üyeliğe kabul edebilir; bu ayırımcılık değildir.

Özgür ya da Liberal Masonluk Toplulukları kapsamında yer alan mason kuruluşları, 20. yüzyılın başından bu yana kendi aralarında birleşip, uluslararası örgütler kurarak aralarında iletişimi güçlendirme yolunu tutmuşlardır. Bu tür örgütlerin bazısı dünya çapında, bazısı belli bir coğrafya çerçevesinde kurulmuştur. İngiltere Birleşik Büyük Locası, dünya çapındaki egemen otorite savını zedeleyen bu tür örgütlenmelere kesinlikle karşıdır.

Anglosakson Masonluğu ile Özgür ya da Liberal Masonluk arasındaki bir diğer önemli (hatta belki en önemli) fark ise şöyledir:

Anglosakson Masonluğu Topluluğu’nda, her masonun tanımı belirli bir dinsel inancının bulunması, mason kuruluşlarının da bu koşulu gözetmesi zorunludur.

Özgür ya da Liberal Masonlukta ise, İnsan Hakları’nın kaçınılmaz gereği olarak herkes tam bir vicdan özgürlüğüne sahip olduğu öngörülür. Mason kuruluşları, bireylerin dinsel inancına karışmaz hatta bunu sorgulamazlar.

İşte bu bölünmüşlük olgusu nedeniyle, günümüzde dünyanın neresinde ne kadar mason olduğuna ilişkin bir soruya tam ve doğru bir yanıt verebilmek olanaksızdır.

Kaldı ki, genel olarak yaklaşık bir sayı verilse de, zaman içinde birtakım dış etkenlerle değişim söz konusu olabilmektedir. Mason kuruluşlarının üye sayısı her yerde sürekli olarak ve yaklaşık bir oranda artmakta değildir. Endüstriyel bakımdan gelişmiş ülkelerde Masonluk, 21. yüzyıl öncesindeki çekiciliğini günümüzde yitirmiş olup, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de yeni üye arayan bazı mason localarının, bunun için gazetelere ilân verdiği bile görülebilmektedir. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler ile 20. yüzyılda totaliter bir rejim altında ezilmişken şimdi yeniden bağımsızlığına kavuşmuş olanlarda ise, Masonluk, sayısal bakımdan göreli olarak daha hızlı bir gelişim sergilemektedir.

Böylece ortaya Masonluğun dünya çapındaki genel durumu bakımından ortaya bir diğer gerçek çıkar. Masonluk, bir yandan öncelikle demokratik ülkelerde serpilmişken, gerek totaliter gerekse teokratik ülkelerde yerleşememiştir. (Bunun dünya çapında birkaç istisnası vardır.)

Günümüzde dünya yüzündeki mason nüfusunun büyük çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri’ndedir. Ancak yakın geçmişimize kadar orada da kadınlar gibi siyahilerin mason olamayacağı, dolayısıyla onların kuruluşlarının da düzenli sayılamayacağı tarzında bir tutum vardı. Şimdilerde bu katı ve Masonluğun amaçları ve genel ilkeleriyle bağdaşmayan, dolayısıyla masonlara hiç yakışmayan ırkçı tutum bazı eyaletlerde yumuşamıştır ama henüz ülkenin tümüne yaygın değildir. Dolayısıyla Amerikan kaynaklarında masonların sayısı söz konusu olduğunda, verilen yaklaşık rakam sadece beyazların localarını kapsamaktadır.

Bütün bunlardan sonra, dünyadaki masonların toplam sayısının 6 Milyon dolayında olduğunu söylemek, ne denli anlamlı olur!

Kaldı ki, sayısal yani niceliksel durumun yanı sıra niteliğin de değerlendirilmesi gerekir. Nitelik denelince bunun anlamı, Masonluğun amaçları doğrultusunda ne gibi çalışmalar yapıldığı ve bunların topluma ne ölçüde yansımakta olduğudur.